Akyazı sanayileşmenin kaçınılmaz sonuçlarını yaşamaya alıştı .
Akyazı’ya fabrikalar gelmeye başladığında, kurulan büyük , küçük ölçekleri işletmelerde ,işe giren Akyazı’lı gençler, uyum sorunu yaşadı , uyum sürecinde sıkıntı yaşayan , Akyazı’lı işçiler, işletme sahiplerine huzursuzluklarda yaptı . Çalışma adabı nedir ? Birlikte mücadele etme ortamı ,uyumlu olmak gerektirir, toplu yemek , toplu çay içmek , bunları zaman ve dakikaya göre ayarlamanın ne demek olduğunu bilmeyen gençler, işten ayrıldı .Ancak zaman gençlere, hayat istendiği gibi gitmediğini öğretti , saatlı, servis yetişmek , saatında iş başında olmak, saati gelince yemek saatini uymak , zamanı gelince çay molası zamanını benimsemek , çalışma hayatının gerçeği olduğunu öğrenen Akyazı’lılar atık fabrikalarda, sorun çıkaran kitle değil , çalışan üretime katkı sağlayan , kazancını ay başı gelince alıp harcayan toplum oldu .
Sanayileşen Akyazı’da iş gidenlerin ucuz, acele aparatif yemeklere yönelmesi , bir ihtiyacın tezahuru oldu .
Sabri ve Kadir kardeşler acele çözümleme yaparak bu kitleye , ucuz , damaktadı sunma kararı aldılar, nohutlu, tavuk etli , ayran ve turşu ikramlı ,seyyar aracı ile Bismillah dediler, yemekleri de beğenilince, aceleciler, ikizlerin acelecilere sunduğu çözümü sevdiler. Gazeteci Yaşar Durmuş’ta aceleciler ve ucuzcular kervanından olduğu için , ikizlerin satışa sunduğu , nohutlu, tavuk etli pilavı yedi ve tam puan ikizler işletme sahibine verdi.