AKYAZI,DAN ABD,YE ,DİZELERE YANSIYAN VATAN HASRETİ.

 

AKYAZI,Buğdaylı mahallesinden,ESKİ DYP ilçe Başkanı Mecdi Cengiz,’ın ABD,de yaşayan Biricik kızının yayınlanan makalesi,Vatansızlara ibretlik cevaplar içermekte.Akyazı,lı hemşehrimizin yayınlanan makalesi alt kısım.

Efsane Çerkes kızları-14

16 Mayıs 2021 Pazar  |   Köşe Yazıları

Dr. Nevin Sütlaş

“Efsane Çerkes kızları” yazı dizimizin bu haftaki konuğu San Francisco’da yaşayan Ayşem Şahika Bilgin…

-Kendinizi tanıtır mısınız? Nerede doğdunuz, nerede büyüdünüz, eğitiminiz nerede nasıl şekillendi? 

-1978 yılında Adıyaman’da doğdum. Babamın mesleği dolayısıyla Türkiye’nin birçok şehrinde yaşama ve farklı kültürlerle tanışma şansımız oldu. Babam emekli olduktan sonra memleketimiz olan Adapazarı’na geri donduk. Liseyi Adapazarı’nda, üniversiteyi Eskişehir’de İ.İ.B.F İşletme bölümünde tamamladım. Amerika’ya yerleşmeden önce uzun süre İstanbul’da finans danışmanı olarak çalıştım.

-Amerika’nın neredesiniz ve ne gerekçeyle oradasınız? 

-2007 yılında evlendim ve eşimin işi dolayısıyla San Francisco’ya taşındık. 14 yıldır San Francisco Körfez Bölgesinde yaşıyoruz. Amerika’ya yerleştikten sonra da bir süre bankacılık yaptım. Çocuklarım doğduktan sonra onlarla vakit geçirmek istediğim için iş hayatına ara verdim ama her zaman kendi işimi yapma isteğim vardı. Annemin yıllarca başarıyla yürüttüğü butiklerde geçmişti çocukluğum ve ondan aldığım girişimcilik ruhuyla kendi işimi kurmaya karar verdim. Son birkaç yıldır kendi tasarladığım saç aksesuarlarının ve plaj kıyafetlerinin online satışını yapıyorum.

-San Francisco’da yaşamaktan memnun musunuz? Hangi açılardan? 

-Ben seyahat etmeyi, yeni şehirler görmeyi hatta sadece yolda olmayı bile çok severim. O yüzden 20’li yaşlarımın sonunda Amerika’ya gelmek ve yeni dünyayı keşfetmek benim için en başından itibaren çok keyifli bir yolculuk oldu. Burası Amerika’nın en kozmopolit ve demokrat şehirlerinden biri. Dolayısıyla bu bölgeye adapte olmam çok zor olmadı çünkü kendimi neredeyse hiç yabancı hissetmedim.

Buradaki hayatımı seviyorum. Doğada vakit geçirmeyi, uzun yürüyüşler yapmayı, ailece bisiklete binmeyi ve kamp yapmayı çok seviyorum ve bulunduğum bölge tüm bu aktiviteler için çok uygun bir yer. Ilıman iklimi sebebiyle de diğer bölgelerden çok daha avantajlı. Sakin ve huzurlu bir hayat yaşıyoruz. Burada yaşadığım yıllar boyunca çok güzel arkadaşlıklar edindim, bu yüzden de kendimi çok şanslı hissediyorum. Tabii ki her şeye rağmen ailemi ve Türkiye’deki hayatımı da çok özlüyorum. Covid sebebiyle her yaz yaptığımız Türkiye seyahatlerimizi gerçekleştiremedik, bu da özlemimizi daha çok arttırdı. Abazacada “Abziyriza Haybabayt” denir, “güzel günlerde buluşalım” demektir, çok severim bu dileği. O günleri dört gözle bekliyorum şimdilerde.

-Bilmek ve benimsemek açılarından kendinizi Abhaz kültürünün neresinde konumlandırıyorsunuz? 

-Abazalığımı kişiliğimin bir parçası olarak, beni ben yapan unsurlardan biri olarak görüyorum. Babam Cukuniya sülalesinden Mecdi Cengiz, Akyazı Pisiriska köyünde, annem Huhsipsa Gülser Cengiz ise Akyazı Balballı köyünde dünyaya gelmiş. Babam askeri okula gittiği için uzun yıllar Ankara’da okuyup, daha sonra Türkiye’nin birçok yerinde görev almış. Annemse dedemin vefatından sonra İstanbul’a taşındıklarında 3 yasında imiş ve Abaza kültüründen biraz uzak büyümüş. Ben Abhaz kimliğimi benimsememe ve önem vermeme rağmen tüm ırkların eşitliğine inanıyorum. Dünyadaki hiçbir ırk diğerinden daha üstün değil. Hatta dünyayı gördükçe, diğer kültürlerle olan benzerliklerimizi fark ettikçe daha iyi anlıyorum ki aslında hepimiz biriz. Ancak köklerimiz, geleneklerimiz, göreneklerimiz yaşadığımız dünyayı renklendiren nitelikler. Her biri bambaşka renklerde açan çiçekler gibi, kendine has güzellikler barındıran miraslarımız. Bu sebeple büyük bir sevgiyle yasatılması, korunması yeni nesillere aktarılması gerekiyor. Ben köklerime dair büyük bir sevgi ve hayranlıkla büyüdüm ve tabii ki bu sevgiyi bize ailemizin büyükleri aşıladı. Çok değerli büyük amcamız, rahmetli Cukuniya Cemal Cengiz’le başlayan Abhazya ilişkilerimiz babamla devam etti. Biz Abhazya’dan gelip evimizde ağırladığımız misafirlerle, babamım Abhazya’dan bize getirdiği taşlarla, çiçeklerle büyüdük. Toplumumuzun birlikteliği, Abhazya ile olan ilişkilerin korunması, savaş döneminde Abhazya’daki kardeşlerimize yardımların ulaşması ve vatanımız Türkiye’nin anavatanımıza desteği konusunda büyük amcam da, babam da çok emek sarf ettiler. İkisi de hayatlarını birlikten, kolektiften, paylaşmaktan yana kullanan çok özel insanlar ve ikisiyle de çok gurur duyuyorum.

-Çerkes kültürünün en sevdiğiniz, hiç kaybolmasın istediğiniz özellikleri nelerdir? 

-Çocukluğumda dedemle, babaannemle ve sevgili halamla vakit geçirmeyi çok severdim. Dolayısıyla çok küçük yaşlardayken henüz zamana yenilmemiş gelenek ve göreneklerimizi yaşama fırsatım oldu. Anadolu’nun farklı şehirlerinde yaşarken toplumların kültürel farklılıklarını gözlemleme şansım da oldu. Çerkes kültüründeki saygının önemi, bir büyüğümüzü gördüğümüzden ayağa kalkıp onu selamlamamız, kadın erkek ilişkilerinin modernliği, kadının toplum içindeki gücü, akraba evliliklerinin asla onaylanmaması, misafirperverliğimiz, temizlik ve estetik anlayışımız, toplum içindeki yardımlaşma,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir